Bebek dünyaya geldiğinde her şeyin büyülü olacağına dair beklentilerle dolarız. Ama bazı anneler için bu büyü, saatlerce süren ağlamaların gölgesinde kaybolur. Kolik, tıbbi olarak açıklanması zor ama etkisi oldukça derin bir durumdur. Her gün belirli saatlerde başlayan ve dakikaları değil, saatleri bulan ağlamalar… Kucağa alırsınız geçmez, emzirirsiniz susmaz. Ve en kötüsü, “Ben yetersiz miyim?” sorusu kafanızdan hiç çıkmaz.
Nilüfer Devecigil, doktora tezinde anneliği bir kimlik dönüşümü olarak tanımlar. Bu dönüşüm, özellikle kolik gibi zorlu bebeklik dönemlerinde, kadının kendi çocukluğuyla, bağlanma biçimiyle ve içsel kaynaklarıyla yüzleştiği derin bir iç yolculuğa dönüşebilir. Kolik, sadece bebeğin değil, annenin de regülasyon sistemiyle sınandığı bir dönemdir.
Kolik Sadece Bir Bebek Sorunu Değil, Bir Bağ Kurma Sınavıdır
Bağlanma kuramı bize gösterir ki, bebek ağladığında sadece fizyolojik değil, duygusal bir ihtiyaç da ifade eder. Ama kolik bebeklerin ağlamaları çoğu zaman bir sinyal değil, bir "fırtına" gibidir. Bu fırtına içinde anne, bebeğine ulaşamadığını hisseder. İşte bu noktada annenin kendi duygusal düzenlemesi devreye girer. Eğer annenin kendi çocukluğunda bastırılmış, görülmemiş duyguları varsa, kolik süreci bu duyguların yeniden yüzeye çıkmasına neden olabilir. Devecigil'in deyimiyle, bu dönem “anneyle bebek arasında kurulan bağın en ham ve en kırılgan hali”dir.
Kolik Annesinin Sessiz Çığlığı
Çoğu zaman kolik anneleri çaresizliklerini dile getiremez. Çünkü çevrelerinden sıklıkla şu cümleleri duyarlar:
“Sen çok streslisin, ona geçiyor.”
“Bu da geçer, büyüyünce unutacaksın.”
“Senin annen de seni büyüttü, o bu kadar zorlanmadı.”
Oysa kolik annenin yaşadığı yalnızlık çok gerçektir. Sürekli ağlayan bir bebeğe bakım vermek, depresyon ve tükenmişlik riskini artırır. Uykusuzluk, eşle ilişkilerde gerginlik, kendine yabancılaşma duygusu bu dönemde sıkça görülür. Ve en önemlisi: annelik yeteneğini sorgulama.
Ne Yapabilirsiniz?
1. Kendinizi suçlamayın. Kolik sizin hatanız değildir.
2. Destek alın. Bir psikolojik danışman ya da emzirme danışmanından destek almak, yalnızlığınızı hafifletebilir.
3. Kendi annenizle olan ilişkinizi fark edin. Bu dönem, sadece bebeğinizle değil, kendi içsel çocuğunuzla da bağ kurma zamanıdır.
4. Duygularınıza izin verin. Öfke, tükenmişlik, çaresizlik… Bunların hepsi insani duygular.
5. Yalnız olmadığınızı bilin. Binlerce anne sizinle aynı süreçten geçiyor. Hikâyelerinizi paylaşmaktan çekinmeyin.
Son Söz: Sessizliği Duyan Anneler
Nilüfer Devecigil şöyle der:
"Bir annenin bebeğine verdiği en büyük hediye, kendi duygularıyla bağ kurabilmesidir."
Kolik dönemi elbet geçecek. Ama bu dönemde kendinizi tanımaya cesaret ederseniz, sadece bebeğinizle değil, kendinizle de yepyeni bir bağ kurarsınız. Ve bu bağ, hayat boyu sürecek olan en güçlü bağlardan biridir.
Misyonumuz, bireylerin mental ve duygusal sağlığını destekleyerek daha mutlu ve dengeli bir yaşam sürmelerini sağlamaktır.
Hızlı Menü
Bülten
Yazılarımızdan haberdar olabilmek için bültene kaydolun.
Created by © saitkatmerlikaya.com